21 Eylül 2016 Çarşamba

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Stefan Zweig


Kısacık bir kitaba, kocaman bir hayat sığdırabilir misiniz?

Stefan Zweing yapmış..

Birini ne kadar saplantılı sevebilirsiniz, üstelik o kişinin ruhu bile duymadan?

Modern Klasiklerle ve Stefan Zweig'le bu kitapta tanıştım. Çok geç kaldığımın farkındayım, bu da benim ayıbım olsun :)

Kısacık kitapta, duygudan duyguya sürükleniyorsunuz. Kitabı okurken kendimi o satırlara gömüp, dış dünyayla bağlantımı kesip o satırlarla yaşamak istedim. Kitapların klasik olması okur açısından biraz korkutucu olur, gerek dili gerek konusu olarak. Ancak yazarın dili o kadar hafif ki, bir cümle okuyorum zannederken bir bakmışsınız sayfa, hatta kitap bitmiş. Zweig erkek olmasına karşın, aşkı bir kadının dilinden o kadar naif, o kadar ince anlatıyor ki, kaleminden öpülesi..

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'na, konusuna gelecek olursak, İsmi bile geçmeyen gerçekten de bilinmeyen bir kadının yine ismi geçmeyen ancak, R. ile nitelendirilen yazara olan çocukluk, ilk gençlik, kadınlık döneminde olan saf, saplantılı, umutsuz, beklentisiz olan aşkını, kendi dilinden, yazdığı mektupla anlatılıyor. 


Kitap “Sana, beni asla tanımamış olan sana,” cümlesiyle başlıyor olsa da yolları birkaç kez kesişiyor. Ancak R. tarafından hiçbir zaman gerçek anlamda farkedilmiyor. Mektup R.'ye doğum gününde geliyor, yıllar yılı süren uzun, ıstıraplı, asla tanınamamış, ait olamamış, sessiz ve sancılı bir aşkın son seslenişi. Bir kadının sevdiği, uğruna ömrünü adayıp, yine de hayatında yer bulamadığı adama açık yüreklilikle ilk ve son seslenişi.. Tek bir mektuptan ibaretmiş gibi görünen kitapta, bir kadının 13 yaşında başlayan ölene dek yıllarca süren, umutsuz, acı dolu fakat bir yandan da her şeyin farkında olan fedakar, adeta tek bir hayat amacı buymuşçasına saplandığı aşkı öyle bir derinlikle anlatılıyor ki, ortak bir acıyı paylaştığınız hissine kapılıyorsunuz. Kahroluyorsunuz adeta ve tüm kitap boyunca umuda dair tek bir cümle arıyor gözleriniz. Hele ki sevdiği adam. Kayıtsızlığı, duygusuzluğu, umursamaz ve önemsemeyen halleri, nazik tavırlarıyla sevilesi görünse de kıymet vermez unutuşları. Hepsi ama hepsi okurken duygularımı oradan oraya fırlattı adeta. Kızdım, kırıldım, yıprandım. Adamın kayıtsızlığına, duygusuzluğuna, kadının hissettikleri uğruna yaşadıklarına, kendine yaşattıklarına..

Cümlelerin güzelliğine, bakar mısınız? 

 ''–şimdi artık benim için yalnız sen varsın dünyada, yalnızca sen, benimle ilgili hiçbir şey bilmeyen sen, bu arada hiçbir şeyden haberi olmayanı oynayan veya her şeyi ve herkesi alaya alan sen. Evet, yalnızca sen, beni asla tanımamış olan ve hep sevdiğim sen.

 - Yalnızca seninle konuşmak istiyorum. Sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, hep senindi ve sen onu asla bilmedin. 

 - Matemdeydim ve matem tutmak istiyordum, seni görmekten yoksun oluşuma, kendimi mahkûm ettiğim bütün öteki yoksunlukların esrikliğini ekliyordum. Ve ayrıca, dikkatimin sadece sende yaşamaya ilişkin tutkumdan başkaca bir şeye kaymasını istemiyordum. Yalnız başıma evde oturuyordum, saatlerce, günlerce ve seni düşünmekten başka hiçbir şey yapmıyordum, sana ait yüzlerce küçük anıyı, her karşılaşmayı, her bekleyişi kendim için yeniliyordum, bu küçük olayları birer tiyatro oyunu gibi kendime oynuyordum.

-Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.

-Hayatımdakilerin hepsi ancak seninle bağlantılı olduğu ölçüde anlamlıydı.

-Kelimelerim seni korkutmasın; ölmüş olan biri artık hiçbir şey istemez, sevilmeyi de, kendisine acınmasını da, teselli edilmeyi de istemez.

-Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?

-Senden uzaktayken mutlu, halimden memnun yaşamak istemiyordum, kendi kendimi acılardan ve yalnızlıktan oluşma, karanlık bir dünyaya gömmüştüm."


Ve daha niceleri için mutlaka ama mutlaka okuyun..
Aşkınız hep karşılıklı, sonu hep mutlu olsun, hoşçakalın..


2 yorum:

  1. Kitabın konusu çok hoş... Merak ettiğim kitaplardan. :) Çok hoş bir blog ve çok hoş bir yorum, emeğine sağlık! ^_^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zweig'ın kalemini çok severim, mutlaka okumalısın..
      Çok teşekkür ederim nazik yorumun için 💙

      Sil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...